08 Nis

Adolescence ve Gerçek Hayat: Kimlik Arayışında Dijital Tuzaklar

Ergenlik, bireyin çocuklukla yetişkinlik arasında sıkıştığı hem bedenin hem zihnin aynı anda dönüşüme uğradığı çetin bir geçiş dönemidir. Bu dönemde genç, bir yandan kendi iç dünyasında yaşadığı bilişsel, bedensel ve psikolojik değişimlerle mücadele ederken, bir yandan da toplumun beklentileriyle yüzleşir. Toplumsal roller, aile baskısı, akademik başarı hedefleri ve giderek dijitalleşen yaşam biçimleri, ergenin ruhsal haritasını karmaşık hale getirir.

Prof. Dr. Adnan Kulaksızoğlu’nun da vurguladığı gibi, ergenlik dönemindeki bireyler, duygularını ifade etmekte zorlanabilir ve içsel çatışmaları bastırarak kimlik inşasını erteleme eğiliminde olabilirler. Bu süreçte kimlik bunalımı (identity crisis) yaşanması kaçınılmazdır. Atak’a (2011) göre, bu dönem, çocukluk özdeşimlerinin terk edilmesiyle yeni bir benliğin kurulması arasında sıkışmış bir denge arayışıdır. Ergen; ya kimlik duygusunu sağlıklı şekilde kazanır ya da askıya alma, kimlik dağınıklığı ya da olumsuz kimlik yönelimi gibi sonuçlarla karşılaşır.

Netflix’in Nisan 2025 yılında yayınladığı İngiliz yapımı dizi Adolescence, bu psikososyal arayışı görsel bir dille sahneye taşır. 13 yaşındaki Jamie Miller’ın, bir sınıf arkadaşının öldürülmesiyle suçlanmasının ardından yaşadığı zihinsel, duygusal ve sosyal karmaşa, dizide tek plan çekimlerle izleyiciye aktarılır. Adolescence, bir suç hikâyesinden çok, bir kimlik krizi portresi sunar. Erikson’un tanımladığı “askıya alma” döneminin dijital çağda nasıl görünebileceğine dair güçlü bir örnek sunar.

Ancak mesele yalnızca kimlik değildir. Temel’e (2010) göre, ergenlik aynı zamanda bireyin yaşamını belirleyecek olan meslek seçimi kararlarının verildiği kritik bir evredir. Lise yıllarında alınan alan ve sınav kararları, bireyin gelecekteki yaşam tarzını, çevresini ve maddi-manevi doyumunu şekillendirir. Bu dönemde birey, kişilik özelliklerine uygun mesleği seçtiğinde yaşam doyumu artar, fakat bu uyum sağlanmadığında akademik tükenmişlik ve duygusal zorlanmalar ortaya çıkabilir. Adolescence dizisinde Jamie’nin yaşadığı adaletsizlik duygusu, eğitim sisteminden kopma ve sosyal dışlanma korkusunu da ortaya koyar. Bu korkular, günümüz ergenlerinin çok iyi bildiği bir gerçektir.

Ergenlerin bu hayati geçişi yaşarken karşılaştığı en büyük tehlikelerden biri de sosyal medya bağımlılığıdır. Prof. Dr. Mehmet Engin Deniz, dijital çağın gençler üzerindeki etkisini vurgulayarak, internetin özellikle ergenlerin duygusal gelişimlerini ve sosyal becerilerini olumsuz etkilediğini belirtir. Sosyal medya bağımlılığı, bireyin benlik saygısını düşürebilir, duygusal zekâ gelişimini sekteye uğratabilir ve yalnızlık duygusunu artırabilir.

Bütün bu değişkenler, aile yapısı ve ebeveyn tutumlarıyla yakından ilişkilidir. Son yıllarda yapılan çalışmalar, sosyal medya bağımlılığı ile aile yaşam doyumu arasında negatif bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Aile içi destek azaldıkça, ergenin sosyal medya bağımlılığı artmakta ve kimlik oluşum süreci sanal kimlikler arasında dağılmaktadır.

İşte bu noktada “dijital ebeveynlik” kavramı önem kazanmaktadır. Ebeveynin yalnızca fiziksel olarak değil, dijital dünyada da rehber ve farkında bir figür olması gerekir. Aksi takdirde, gençlerin ekran başında maruz kaldığı mesajlar, aileden öğrenemediklerinin yerini hızla doldurur. Adolescence dizisinde Jamie’nin ebeveynleriyle olan uzak ve zayıf bağı, olayların daha da karmaşık hale gelmesine sebep olur. Bu örnek, aile-ergen ilişkilerinin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.

Ergenlik dönemi; kimlik inşası, meslek yönelimi ve sosyal aidiyet gibi hayati kararların aynı anda verildiği bir dönemdir. Dijital çağda, bu kararların üzerindeki baskı hem artmış hem de karmaşıklaşmıştır. Gençler bir yandan benliklerini keşfetmeye çalışırken, diğer yandan dijital dünyanın sahte yansımalarıyla boğuşmaktadır. Sosyal medya, kimlik arayışında bir rehber değil, çoğu zaman bir tuzak haline gelmektedir. Ebeveynler, öğretmenler ve toplum olarak bu sürecin bir adım gerisinde değil, bilinçli bir şekilde yanında olmalı; gençlerin hem içsel yolculuklarında hem de dijital etkileşimlerinde koruyucu ve destekleyici bir rol üstlenmelidir. 

Dr. Abdulrezzak Çil


Kaynakça:

AŞAĞIDAKİ YAZILARI DA OKUMAK İSTEYEBİLİRSİNİZ!

Kurumsal Wellbeing Nedir?

Kurumsal LongevIty

Çocukluk ve Erken Okul Dönemi

Genç ve Aile

Zengin Baba, Yoksul Baba Kitabı Üzerine Bir İnceleme

Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma Nedir?

Her Şirket Özeldir!

Başarılı Aile Şirketlerinin Özellikleri Nelerdir?

Aile Anayasası Nedir?

Geleceğin Meslekleri Nelerdir?

Kuvvetli Taraflarınızı Neden Bilmek Zorundasınız?

Değer Yaratımı

Üstün Yetenekli Çocukların Özellikleri

Üstün Yetenekli Çocukların Anne Babalarına Tavsiyeler

Çocuğunuza Sevgi ve Yardımseverlik Erdemlerini Kazandırmak